Afet sonrası korku, kaygı ve öfke gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanır. Bu duyguların sağlıklı bir şekilde ifade edilmesi önemlidir. İnsanların duygularını yaşamasına izin verilmelidir.
Korku özellikle varoluşa yönelik bir tehditten kaynaklanır. Korkan bir bireye güven vermek, onu güvende hissettirmek; öfkeli bir bireyi ise sakince ve sabırlı bir şekilde dinlemek, anlamaya çalışmak ve “seni önemsiyorum” mesajını vermek gerekir.
Çocuklar sevgi, ilgi ve güvende olduklarını bilmek ister. Biz yetişkinler kaygı ve korkularımızı bastırmak adına onları göz ardı ediyor, etkilenmediklerini düşünüyor olabiliriz.
Çocuklar da aldırış etmeyerek veya etkilenmemiş gibi görünerek duygularını bastırıyor olabilir.
Çocuklar deprem gibi felaketleri anlamakta güçlük çekebilirler. Onlara durumu kısa ve net cümlelerle aktarmak ve sonrasında "güvendesin" mesajını vermek önemlidir.
“Deprem oldu, evler yıkıldı, insanlar zarar gördü, doktorlar ve görevliler onları kurtarmak için çalışıyorlar, ancak sen güvendesin, biz senin yanındayız, bir aradayız.” gibi…
Çocuklar yaşadıkları korku ve kaygı nedeniyle hep yanımızda olmak ister, ayrılmak istemezler. Sabırlı olunmalı, benzer duyguları yaşadığımızı onlara iletmeliyiz.
“Biliyorum çok üzülüyorsun, üzgünsün, ben de çok üzgünüm, yaşananlar hepimizi etkiledi” gibi…
Çocuklar kendilerini suçlamaya meyillidirler. Suratınızın asık olması, sürekli üzgün olmanız onlarda bu düşünceye yol açabilir.
Ona “yaşanılanlardan dolayı çok üzgünüm, sen neler hissediyorsun?” sorusunu yönelterek hem kendi duygumuzu ifade etmiş hem de kendisini ifade etmesi için yol açmış oluruz.
Çocuklarla oyun oynamak, resim yapmak onların duygularını daha sağlıklı ifade etmelerine olanak sağlar.
“Erkekler korkmaz, deprem olmaz, korkacak ne var ki” gibi ifadelerden kaçının. Bu ifadeleri duyan çocuk anlaşılmadığını düşünür.
“Sen ne hissediyorsun?”, “Ne düşünüyorsun?” gibi sorularla duygu ve düşüncelerini dışa vurmasına yardımcı olun.
Travmaya maruz kalmış bireyi dinlerken iletişim engellerinden (teselli etmek, sorgulama yapmak, yorum yapmak) kaçının.
Sakince dinlemeye çalışın. Dikkatli, ilgili ve göz teması kurarak dinlemeniz, sadece dinlemeniz yeterli.
Travma yaşamış bireye ev işlerinde küçük sorumluluklar vermek yaşadığı yetersizlik ve değersizlik duygusu giderilebilir.
“Aman zaten çok yıprandı, dokunmayalım.” gibi yaklaşımlar daha fazla etkilenmesine yol açar.
Eğer bir yakının ölümü söz konusu ise kuşkulu yanıtlar kafasını karıştırabilir. Kısa, net ve basit bir şekilde durumu anlatmalıyız.
“Deprem oldu, deden ve babaannenin yaşadığı ev yıkıldı, onları kurtarmak için çok uğraştılar, ancak artık geri gelmeyecekler” gibi…
Yetişkin olarak onlara sarılıp ağlamanız, sürekli gözyaşı dökmeniz çocukların travmayı tekrar yaşamasına neden olabilir.
Umutsuzluğumuzu da yansıtmamaya gayret etmeliyiz “artık her şey bitti, mahvolduk, bittik” gibi. Umut vererek onları güçlü tutmalıyız.